DÜNDEN BUGÜNE
Kültürümüz; varlığımız, benliğimiz, geleceğimiz, biz… Bizim kültürümüz ne kadar da zengin aslında ama önemli olan o kültürü hayatımıza katabilmemiz. Bence toplum olarak bu işi iyi başardık. Hâlâ devam eder Türk kahvelerine fallar bakmalar, “gitmeden bir bardak çay ikram edeyim” demeler… Dün gibidir arkadaşınla falda çıkan kısmetin sohbetini yapmak. Özel kutlamalarda Karagöz ve Hacivat oynatılır ve insanlar o kahkaha havuzuna daldırılır. Gece çocuğunu uyuturken “oy benim güzel yavrum uyusun da büyüsün eeee eeeeeee” diye ninniler söylenirken annenizin uyuyakalması yaşanıyordur hâlâ. O kaç yıldır görüşmediğin arkadaşlarla toplanınca sazlar ve türkülerle şenlik veriyorsundur içinde. Büyükannelerimizin evine ziyarete gittiğimizde o antika vazolar, koltuk kenarında haftalarca uğraşılan oyalar, danteller duruyordur. O evdeki mükemmel sofrayı özlemiş olursun, burnuna gelir güzelim yemeklerin kokusu, yemeğe eşlik eden sohbetlerin tadını özlemiş olursun… Her biri ayrı bir kültürel değerimizdir ve hepsi bize çok şey katar. Onlar bizim çocukluğumuzda vardı, şimde de var ve yarın da var olmalılar. Onları yaşatmak kendimize en büyük hediye. Kültür bir köprü, bir tarafında geçmişimiz var, diğer tarafta yarınlar. Biz ancak o köprüden geçmişegider, o günlerle el ele tutuşursak bu değerleri hisser ve asla kaybetmeyiz.
ÖYKÜ ULUSOY
ODTÜ GV ANKARA OKULLARI
7/G SINIFI ÖĞRENCİSİ