KIRMIZI ARABA
O gün uyandığımda da yine ayaklarım yorganımdan çıkmış ve ben yine buz gibi olmuştum. Evde saat olmadığı için camdan dışarı baktım; daha arabalar yerlerinden oynamamıştı, demek ki saat yedi falandı. Mutfağa gittim, mutfakta bir ekmek parçasıyla su vardı sadece. Onları atıştırırken günümü planlıyordum. Ailem maddi sıkıntılar içinde olduğu için beni okula gönderemiyordu ama hayal kurmak parayla değil ya… Aslında oyuncakçıya da gitmeyi çok istemiyordum çünkü yine o çocukla karşılaşacağımı biliyordum. Bir saat boyunca oyuncakçı açılsın diye evde bekledim. Sonra yırtık pırtık eşofmanımla ve hırkamla dışarı çıktım. Oyuncakçıya sorsam “mağazanın müdavimi” der ona ama o açgözlü bir çocuk, yine sabah sekizde oradaydı. Ben vitrindeki oyuncaklara bakıp kırmızı bir arabanın hayalini kurup o arabayla konuşurken çocuk beni duydu ve babasına kendisinin de aynısından istediğini söyledi. Babası oyuncakçıya geri dönüp bir kırmızı araba aldı, bana uzattı. O günden sonra oyuncak arabamı yanımdan hiç ayırmadım, umudumu hiç kaybetmedim, o çocuğu da bir daha hiç görmedim.
CAN ÖZBİLGİN
ODTÜ GV ANKARA OKULLARI
5/D SINIFI ÖĞRENCİSİ