DÜZELTİLEMEYEN KAĞIT PARÇALARI
Bir kağıt düşünün beyaz, saf. Peki, bu kağıda durmadan bir şeyler yazıp silsek? Her şey eskisi gibi olur mu? Oldurmaya çalışsak? Daha çok silsek, kağıt yıpranır ardından daha da zorlasak artık yırtılır mı? “Artık” kelimesi zaten ne zaman iyi bir anlamda kullanıldı ki o hep bencildir. Düzeltemediğimiz sadece daha çok yıprattığımız anılar vardır. Düzeltmek o kadar kolay olsaydı herkesin tek bir sevdiği renk olurdu. Bense renklerin giderek solduğu bir yerde yaşamak istemezdim.
Bizim doğrularımız onun yabancısı olduğu şeyler olabilir. Şu iki kavramı insanlar çok karıştırır: düzeltmek ve değiştirmek. Eğer düzeltmek istersen bir insanı, ona akıl vermek onu sadece yıpratır; kendini soyutlamasına sebep olursunuz. Birinin değişmesine istemek ya da beklemek gerçekçi olmak gerekirse dünyadaki bütün ülkelerin barış içinde yaşaması kadar zor. O insan değişmiyor sadece saklıyor kendisini. Karşısındaki de tünelin sonunda bir ışık vardır, mantığı ile ilerliyor.
Birini seviyorsanız değişmesini beklemeniz, ayın bir gün güneş kadar parlak olabilmesini ummak kadar işlevsiz. Karşınızdakini öyle kabul etmek hem en doğrusu hem de en sağlıklısı çünkü sürekli silinmeye çalışılan kağıt parçalanır.
DERİN SİVİŞ
ODTÜ GV ANKARA OKULLARI
8/E SINIFI ÖĞRENCİSİ