Bugün sizlere eşitsizliğin zulmüne uğrayan bir çocuğu anlatacağım. İlkbaharın sonlarında güzel güneşli bir günde bir çocuk varmış. Ailesi ve kendisi iyi imkanlara sahip değilmiş. Babası bir dükkanda çalışıyor, annesi ev hanımı… Ancak babasının kazandığı para geçimlerinin bir kısmını sağlayabiliyormuş.
Bir gün annesi çocuğu ekmek almaya yollar. Çocuk sokakta gezinir ve biraz etrafını seyreder, gördükleri hiç hoşuna gitmez. Tüm çocukların anneleri ve babaları ne kadar iyi imkanlarla geziyordur. Çocuk buna aldırmayarak devam eder. Fırıncıya yaklaştığında dev bir oyuncakçı görür ve ne ararsan var denebilinecek çeşitlerde oyuncaklar vardır. Çocuk ona cazip gelen vitrindeki bir arabaya bakar. O an bakarken mağazadan çıkan bir başka çocuk görür. Babasına tonlarca kadar şey aldırmıştır bir de neredeyse babasına emrediyor vaziyette…Şu hale bak! Bu durum oldukça canını sıkmıştır. Mağazadan çıkan çocuk bir de ona bakıp durduk yere onunla alay eder, üzgünlükten artık ne yapacağını şaşırır. Ama düşünür ve kendine bir söz verir. Ailesi ile hep gurur duyacaktır! Hayatta paranın değil asıl sevginin ön planda olduğunu söyler kendi kendine sessizce mırıldanarak. Mağazadaki çocuğun parası vardır ama hayata olan sevgisi ne yazık ki sıfırdır.
BESTE ÇOŞKUN
ODTÜ GV DENİZLİ OKULLARI
5/B SINIFI ÖĞRENCİSİ