NATO. Bu kelimeyi, özellikle şu sıralar, çok fazla yerde görüp duyuyoruz. Peki hiç NATO’nun geçmişini ve nasıl bir amaçla kurulduğunu düşündünüz mü? İşte karşınızda NATO’nun geçmişi ve günümüzdeki durumu…
NATO ne zaman kurulmuştur?
Kelime açılımı North Atlantic Treaty Organization yani Türkçe ‘Kuzey Atlantik Paktı Teşkilatı’’ olan bu birlik 4 Nisan 1949’da kurulmuştur. Kurulma sebebi ise 2. Dünya Savaşı sonrasında SSCB’nin (Sovyetler Birliği) agresif tutumu ve Doğu’da yaşanan olaylardır. Kendilerini bu gibi sebeplerden dolayı güvende hissedemeyen Batı Avrupa ülkeleri hem askeri hem de siyasi açıdan dünya üzerindeki itibarını kaybetmeye başlamış, bu yüzden de kendi aralarındaki sorunları bırakıp tekrardan söz hakimiyetine sahip olmak için önce NATO’ya zemin hazırlayacak Brüksel Antlaşması’nı 1948 tarihinde imzalamış, 1 yıl sonrada NATO resmi olarak Fransa, İngiltere, Hollanda ve Belçika gibi ülkeler tarafından kurulmuştur.
Günümüzde NATO ve Amacı
Günümüzde NATO’da en son 2020’de katılan Kuzey Makedonya ile toplamda 30 ülke bulunmaktadır. Türkiye ise NATO’nun en eski üyelerinden biridir. 17 ekim 1951 tarihinde, NATO’nun kurulmasından sadece 2 yıl sonra, resmi ittifakla katılım protokolünü imzalamıştır. NATO’ya bu zamana kadar katılmış tüm ülkeler, bir dayanışma içerisindedir. Eğer NATO üyesi olan bir ülkeye herhangi başka bir ülke saldırıda bulunursa, diğer NATO üyeleri bu saldırı kendilerine yapılmış gibi algılar ve onlar da saldırıda bulunan ülkeye aynı şekilde karşılık verirler ve mağdur durumdaki ülkeye her türlü maddi yardımı yaparlar. Bunun dışında NATO’da bulunan ülkeler arasında bir problem çıkması anında, 1. maddeye göre ülkeler bu sorunları hiçbir askeri güç kullanmadan, barışçıl yollarla çözmelilerdir. NATO, ülkelerin kendi çıkarları için yaptıkları ”zararlı” davranışları kabul etmez, halkı ve insanları ön planda tutar.
Kısacası, günümüzde belki de kurulduğu için en çok mutlu olmamız gereken birliklerden biridir NATO. Tarih boyunca belki de pek çok ciddi savaşı önceden durdurabilmiştir. Bu açıdan dünya üzerinde hiç bir ülkenin yapamadığını yapmış ve sorunları savaş ile çözmek yerine sözün ve düşüncenin gücüne güvenmiştir.
