Buradaki oyuncaklar çok güzel. Keşke benim de öyle oyuncaklarım olsa. Çok olmasına gerek yok; bir ya da iki tane. Neyse ben de hayallerimde var edeyim bu oyuncakları. Gerçi onu bile yapmama izin var mı bilmiyorum. Çok güzel bir oyuncağım varmış. Yok yok hatta binlerce oyuncağım varmış.
–Baba şunu da alalım!
Kim dedi onu?
Sanırım şuradaki çocuk dedi. Niye bu kadar oyuncağı varken daha fazlasını istiyor ki?
-Babaaa, bu yetmez!
Bana doğru geliyor. Ben olsam o elindekilere bayılırdım. Bunu ona sormalıyım mutlaka:
-Bu kadar oyuncağın varken neden daha fazlasını istiyorsun?
-Bunlar bana yetmez de ondan!
-Benim oyuncağım bile yok.
-Nasıl yani? Nasıl mutlu olabilirsin ki oyuncaksız.
Diye sordu bana.
-Hayal gücüm var benim! Her şeyden daha güçlü!
Öyle bakakaldı. “Bana da öğretir misin?” dedi. Nasıl yani? Hayal kurmayı mı öğretmemi bekliyor benden? Hayal gücü yokmuş demek ki onun. Gerçekten çok ilginç bir çocuk.
-Elbette.
Babası yaklaştı o an. Bize meyve suyu getirmiş.
-Hayal kurmayı dene.
-Imm olmuyor.
-En sevdiğin şey ne peki?
-Bulutlar.
-Tamam. Bulutlar üzerinde uçtuğunu hayal et.
-Yok artık! Bu çok güzel! dedi bir sihre bulaşmış gibi.
Artık doyumsuz olduğunu düşünmüyorum.
-Çok teşekkürler.
Bana mı teşekkür ediyor? Evet evet bana. Şimdi de hediyelerinden birini paylaşmak için elini uzattı. İnanamıyorum. Günün sonunda bir dost ve bir hediye kazanmıştım.
MEHMET SOYDAN
ODTU GV MERSİN OKULLARI
5/B SINIFI ÖĞRENCİSİ