Hava yine buz gibiydi ve sisten göz gözü görmüyordu. Etraf sanki bembeyaz çarşafla örtülmüştü. Kar, yeni gelin neşesiyle bir oraya bir buraya savuruyordu eteklerini. Rüzgârı es geçmek olmaz tabii. Rüzgâr o kadar sert esiyordu ki ağacın dalları adeta saygıdan eğilmiş gibiydi ama iyi giden bir şey daha vardı: karın üzerinde açan kardelen topluluğu. O kadar güzeldi ki mor renkleri ve şık duruşu ile gözleri büyülüyordu. Hayatımız da kış mevsimi gibi değil midir? Tamam, artık hiç çarem kalmadı, umudum kesildi deriz ama o kardelenler gibi yeniden karın altından çiçeklenmeye başlarız bir senfoninin notaları gibi. Umutlar tekrar yeşerir. Karın soğuğunu yani hayatın yükünü saymazsak tabii. Kış mevsiminin soğuğu öyle kuvvetlidir ki yaşamın olumsuzlukları gibi sanki elini bıçak ile kesmiş gibi hisseder insan ama önemli olan zorluklarla baş edip kalbin buz kesmesini önlemek
değil midir?
Mert FIRAT 6F