Kış yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştı. Belli ki bu sene bayağı kızgın olacaktı. Rüzgâr “Ben de buradayım!” der gibi insanın yüzüne yüzüne doğru esiyor, ateş gibi yakıyordu yüzleri. Yağmur azar azar çiseliyordu, su sızdıran bir çatı gibi… Sonra zaman geçti, hava soğudu neredeyse. Yağmur ve kar, birleşerek ortaklarmış gibi işe koyuldu. Karla karışık yağmur oldular. Daha sonra yağmur antrenmandan yeni çıkmış biri gibi bitkin düştü ve yerini kara bıraktı. Kar ise huysuz çocuklar gibi “Tek yapmam!” diye bağırıp durdu ve sonra rüzgâr ile iş birliği yaptı. Kar yağarken, rüzgâr esti. Çocuklar kardan adam yapıp kartopu savaşı yaptılar. Bazı aileler ise tatile gidip kayağın keyfini çıkardılar. Kar en sonunda solmuş bir çiçek gibi kenara çekilmiş, bütün gücü bitmişti. Rüzgâr ise yavaş yavaş esti ve o da en sonunda pes edip gitti. Nihayet güneş, kışa görevinin bittiğini söyleyerek gülümsedi dünyaya. İnsanlar bir yandan kışın bitmesine üzülürken bir yandan da yazın gelmesine sevinmekten alıkoyamadılar kendilerini. Ve işte biten kışın ardından bahara yolculuk başlamış oldu.
Defne EKİNCİ 6K