BU BESTE

 Bu besteyi düşününce Vivaldi’nin bir kış günü camdan dışarı bakıp kırmızı bir koltukta otururken bu dizeleri bestelediğini hayal edebiliyorum. Ve şimdi Vivaldi’nin sıcak çikolatasını yudumlarken yazdığı bu eser, bir salon dolusu insanın on dakika boyunca sadece o besteyi saygıyla dinleyebilmelerini sağlıyor. Dünyada milyonlarca insan bu eseri dinlerken hayal dünyalarında müthiş bir geziye çıkabiliyor. Teşekkür ederiz Vivaldi, o kış günü pencerenin önünde bu notaları bestelediğin için…

Deniz AKEL 6A

 

BENİM SÖZLÜĞÜMDEKİ KIŞ

 Kış sözlükte bir mevsim olarak geçer ama benim sözlüğümde kış doğanın huzurlu uykusu, heyecan, çocuk, soba, mandalina kabukları, kestane ve bir battaniyenin altındaki ailedir. Kış mevsiminde aileler bir battaniyenin altında ellerinde sıcak çikolatalarıyla veya salepleriyle otururlar. Kimi aileler ise soba yakıp üstünde sıcak kestaneler ve mis gibi kokan mandalina kabuklarıyla huzur bulurlar. Sonra biz çocukların sabah kalkıp ilk yaptıkları şey pencereden bakıp kara biri adımını basmış mı diye bakmamız ve üstümüzü hemen giyinip kara ilk adımımızı atarak ”Bizim için büyük, insanlık için küçük bir adım.” demektir kış.

Mina GÜZEL 6B

  

DUYDUĞUM KIŞ

 Gökten yavaşça düşen kar taneleri sessizce kaplıyordu çimleri. Bembeyaz bir örtü vardı sanki içimizi soğutan, kan akışımızı yavaşlatan. Sakin sakin ilerlerken hızlanmaya başladı kar. Lapa lapa yağarak her yeri dolduruyordu artık. Kar taneleri, danslarını çok hızlı ve hareketli yapıyorlardı. Yorulup yataklarına atladıktan sonra yavaş yavaş uyuklamaya başladılar. Sessiz bir tavşan zıpladı yatakların etrafında. Ak bir bulutun üstünde trambolindeymiş gibi zıplıyordu. Yüksele alçala ilerledi, karları deldi geçti. Kar taneleri heyecanlanmaya başladı. Hızlandılar, hızlandılar, hızlandılar… Kimse fark etmeden kışın en karışık kısmına gelmişlerdi. Hiç kimse fark etmemişti bembeyaz denizin dizlere geldiğini. O sırada rüzgâr arttı, döne döne kardan kocaman bir dev yaptı. Kardan kocaman devin ayakları yere değdikçe sanki deprem oluyormuş gibi bir etki yaratıyordu. Kar taneleri de durur mu hiç? Devin ayakları yere değdikçe onlar da hızlanıyordu. O anda beyaz bir güvercin beyaz devin burnuna kondu. Dev aniden hapşırdı. Bir kasırga yarattı istemeden. Kocaman bir kasırga hem de. Kar devin boyuna kadar geldi. Çok yorulmuştu artık kar taneleri, derin bir uykuya daldı. Canlılar da yavaşça evlerine çekildi. Hayatın ritmi iyice yavaşladı.

Alisa SCHMIDT 6C

 

O SES

 Vivaldi’nin Dört Mevsim Konçertosu’nu bilirsiniz. Müzik kimi yerde yavaşlar kimi yerde hızlanır. Şarkının hızının arttığı yerler nedense bana kartopu savaşlarını hatırlatır. Herkes birbirine kartopu atar. Kimisi ıskalar kimi rakibinin kafasına kartopunu isabet ettirmeyi başarır kiminin ise kartopu ulaşacağı yere varmadan havada parçalanır. Ortalık savaş alanına döner, herkes bir yana koşuşur. Kimse tek bir saniye bile durmaz. Kar aniden kesilir ya tıpkı konçertonun yavaşlayan bölümleri gibi. Kartopu savaşı son bulur, herkes usulca evlerine geçer biraz olsun ısınmak için. Sıcak çikolata içer ve battaniyeye sarılır. Huzurla, yavaşça, tatlı bir uykuya dalar.

Defne HASANBAŞOĞLU 6D

KIŞ YAŞAMI

 Kış, harikalar diyarının mevsim halidir. Vivaldi’nin “Dört Mevsim” senfonisine bakarsak anlayabiliriz. Minik bir görev bile kocaman bir maceraya dönüşebilir. Gözlerinizi kapatın ve hayal edin. Kırk yaşındasınız. Artık biraz yaşlandınız ama hâlâ enerjiniz içinizde. Kış mevsimindesiniz. Her şey çok güzel. Arabayla gitmek yerine spor olsun diye yürüyüşe çıkıyorsunuz ve her şey o anda başlıyor. Yolda yalnız bir insansınız ve artık geç olmuş. Botlarınızı kara basınca bir rahatlama hissi geliyor her insanda olduğu gibi. Yanınızdaki ağacın son yaprağı düşüyor. Yaklaşık beş dakika sonra kafanızda minik yaratıklar hissediyorsunuz. Kapüşonunuz yok o yüzden yağmur damlacıkları dans eden minik periler gibi kafanızın üstüne düşüyorlar. Kahkahalar ve gülüşmeler duyuyorsunuz. Yan binaya bakınca bir aile, hepsinin ellerinde kahve ve herkes komedi filmine gitmiş gibi eğleniyor. Mutlu oluyorsunuz ve aniden kar bastırıyor, sırılsıklamsınız. Arkanıza bakınca sokak köpeklerini görüyorsunuz. Senfoni gibi siz de hızlanıyorsunuz. O kadar soğuk ki gözleriniz yaşarıyor ve gözyaşlarınız buza dönüşüyor. Karın etkisi yerleri de sarıyor, zemin kayganlaşıyor. En sonunda yere düşüyorsunuz, senfoninin yavaşlaması gibi düşüşünüz de naif oluyor. Senfoni yavaşlıyor, yavaşlıyor ve en sonunda yaşlı bir kaplumbağa gibi sabahın ilk ışıkları yanmaya başlıyor. Güneş karları eritirken eve varıyorsunuz.

Melek Umay KELEŞ 6E

 

KIŞ NAĞMESİ

 Hava yine buz gibiydi ve sisten göz gözü görmüyordu. Etraf sanki bembeyaz çarşafla örtülmüştü. Kar, yeni gelin neşesiyle bir oraya bir   buraya   savuruyordu eteklerini. Rüzgârı es geçmek olmaz tabii. Rüzgâr o kadar sert esiyordu ki ağacın dalları adeta saygıdan eğilmiş gibiydi ama iyi giden bir şey daha vardı: karın üzerinde açan kardelen topluluğu. O kadar güzeldi ki mor renkleri ve şık duruşu ile gözleri büyülüyordu. Hayatımız da kış mevsimi gibi değil midir? Tamam, artık hiç çarem kalmadı, umudum kesildi deriz ama o kardelenler gibi yeniden karın altından çiçeklenmeye başlarız bir senfoninin notaları gibi. Umutlar tekrar yeşerir. Karın soğuğunu yani hayatın yükünü saymazsak tabii. Kış mevsiminin soğuğu öyle kuvvetlidir ki yaşamın olumsuzlukları gibi sanki elini bıçak ile kesmiş gibi hisseder insan ama önemli olan zorluklarla baş edip kalbin buz kesmesini önlemek

değil midir?

Mert FIRAT 6F

 

KIŞIN YAŞATTIKLARI

 Kış, duyguların her rengini yaşatır. Bazen “Hemen yaz gelse de kurtulsak!” dedirtir bazense “Kış hiç bitmesin.” Sabahları erkenden kalkmak zaten bir çile gibidir bir de o soğuğa uygun giyinip arabanın soğukla olan savaşını beklemek adeta asırlar alır. Şanslıysanız birkaç asır beklersiniz. Tabii bu göz önünde bulundurduğumuz en iyi durum. Bazı köy okullarında okula gitmek için daha gün aymadan karlar içerisinde metrelerce belki de kilometrelerce yürüyenler de var fakat kışı en zor evi olmayanlar dışarıda kalanlar geçiriyor. Bu yüzden kış ayında yardımlaşma daha ön planda olur. Öğrenciler için okuldan bahsettik ama onlar için kış daha çok bacaklarını soğuktan hissetmeyene kadar karla oynayıp sonrasında eve girince ise saatlerce kaloriferin başında oturmaktır.

Elif Nil BİLİCİ 6G

 

ACIMASIZ KIŞ

Kozasından dışarı çıkamayan bir kelebek gibiydim. İkiyüzlüydü kış; bir yandan şehri bembeyaz bir örtü gibi saran yavruları, bir yandan da acımasız soğuğu… Ayaklarımdan başlayarak sarıyordu beni, sonra kalbime geliyordu ama içeri giremezdi çünkü kalbimi örten bana bir kalkan olmuş sevgim vardı. Güneş bize küsmüştü, gelmiyordu hiç. Yukarı baktım, bulutlar döküyordu yaşlarını. Bıraktım kendimi yere, karların üstüne. Her nefes aldığımda gömülüyordum yere. Sanki karlar sarılmak istermişçesine içine çekiyordu beni. Burnum ve ellerim bir domates gibi kızarmıştı, soğuktu. Ayağımda sadece çorap, kıvrıldım duvarın bir köşesine. Uzaktan bakıldığında acı gözüküyor fakat karın soğuğu bana bir melodi gibi geliyor, yel giriyordu belime. Artık alışmıştım bu acıya. Yazın kışı beklesem de kışın da yazı bekler olmuştum. Kollarım bir kanat gibiydi, örtüyordu soğuğu. Fakat yanımda ailem vardı, acımasız soğuk bile geçemez benim kalkanımı, sevgimi…

İrem BİLGİN 6H

 

KIŞ EZGİLERİ

 Kemancı Mari Samuelson’in bu yorumu sırasındaki vücut dili, duyguları ve yorumu, bana kemancının kışı düşününce çok mutlu olduğu ve kış mevsiminin karışık bir mevsim olduğunu düşündürülüyor. Hızlanan ve yavaşlayan bölümlerde, hava durumu değişiyor. Yani hız değiştikçe mevsimin en iyi geceleri, yemekleri değişiyor, bir anda kar yağmış gibi, bir anda da güneş açmış gibi oluyor. Bu parça bana, kışın gece şık bir restoranda yemek yerken, dışarıda yağmur yağdığını anımsatıyor. Kışı hatırlayınca gülüyoruz hepimiz. Tatil, oyunlar, arkadaşlarla buluşmak… Ama her güzel şeyin olduğu gibi kışın da en güzel günleri bitiveriyor. Bir anda yağmur, kar… Bu gökyüzünden gelen bembeyaz pamuklar ve ıslak saçlar… Kulağa kötü geliyor olabilir ama eğlenmemizin tek yolu bunlar. Bazen kutupta gibi olup bazen pofuduk ve sıcacık koltuğunda gibi olmaktır kış.

Ece DAYANIR 6İ

 

YAĞAN KARIN KOKUSU

 Bir kış sabahı, sıcacık yatağımda gözlerimi açtığım zaman bir an gelen soğukla ürperdim. Annemin açtığı camdan mis gibi kar kokusu geliyordu. Kar kokusu beni heyecanlandırır ve mutlu hissettirir. Kar, tenime değdiği zaman içim kıpırdar, bir kuş gibi kalbim sevinçle çarpar… Kar sanki bana mutluluk ve sonsuzluk hissettirir. Bu hislerle hayatı daha çok severim çünkü kar temizdir, saftır, beyazdır ve beyaz bir güvercinin kanatlarında uçmaktır. Sonra, zaman geçer… Karın hızı artmaya başlar. O, su gibi süzülerek yağan kar sanki bir şeye öfkelenmiş gibi hızla yağmaya devam eder. O yağarken mutluluğum endişeye ve hüzne dönüşür. Derin düşüncelere dalarım. Doğanın, bizler gibi duygularının, gözyaşlarının, gülücüklerinin, öfkelerinin olduğunu hissederim ve susarım… Ben kış çocuğuyum. Bir kış günü karın yerleri ve gökyüzünü kapladığı bir sabah doğmuşum. Pencereme bir beyaz güvercin konmuş ve bana gülümsemiş. Günler geçmiş ben ayrılırken pencerenin önünden güvercin gözyaşlarını tutamamış, gökyüzü üzülüp hızla yağmaya başlamış. Hayat, duyguların değişik zamanlarda yer değiştirdiği gibi, mevsimlerin değişmesidir işte böyle bazen…

Ergin ERTEM 6J

 

KAR

 Kış yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştı. Belli ki bu sene bayağı kızgın olacaktı. Rüzgâr “Ben de buradayım!” der gibi insanın yüzüne yüzüne doğru esiyor, ateş gibi yakıyordu yüzleri. Yağmur azar azar çiseliyordu, su sızdıran bir çatı gibi… Sonra zaman geçti, hava soğudu neredeyse. Yağmur ve kar, birleşerek ortaklarmış gibi işe koyuldu. Karla karışık yağmur oldular. Daha sonra yağmur antrenmandan yeni çıkmış biri gibi bitkin düştü ve yerini kara bıraktı. Kar ise huysuz çocuklar gibi “Tek yapmam!” diye bağırıp durdu ve sonra rüzgâr ile iş birliği yaptı. Kar yağarken, rüzgâr esti. Çocuklar kardan adam yapıp kartopu savaşı yaptılar. Bazı aileler ise tatile gidip kayağın keyfini çıkardılar. Kar en sonunda solmuş bir çiçek gibi kenara çekilmiş, bütün gücü bitmişti. Rüzgâr ise yavaş yavaş esti ve o da en sonunda pes edip gitti. Nihayet güneş, kışa görevinin bittiğini söyleyerek gülümsedi dünyaya. İnsanlar bir yandan kışın bitmesine üzülürken bir yandan da yazın gelmesine sevinmekten alıkoyamadılar kendilerini. Ve işte biten kışın ardından bahara yolculuk başlamış oldu.

Defne EKİNCİ 6K

 

SOĞUK BİR AKŞAM

 Kış mevsimini bir müziğin yavaşlayan ve yükselen bölümleri ile ilişkilendirdiniz mi hiç? O zaman soğuğun alçalan ve yükselen etkisine kulak verelim… Dondurucu bir kış günüydü. Kar taneleri, tek tek yere iniyordu. Çocuklar dışarıya kartopu savaşı yapmak için küçük eldivenleri, desenli atkıları ve ponponlu şapkalarıyla çıkıyordu. (Melodi hızlanır.) Havada kartopları ve kahkahalar uçuşuyordu. Çocuklar çok eğleniyordu. Saat geç olunca istemeye istemeye asık suratlarıyla evlerine geri gidiyordu her biri. (Melodi yavaşlar.) Kar taneleri yavaşladı, yavaşladı, yavaşladı. Kar, yağmaktan vazgeçti resmen. Ağaçlar beyaza bürünmüş, çocukların yaptığı kardan adam gülen suratıyla evlerin içine bakıyordu. (Melodi tekrar hızlanır.) Derken şiddetli bir dolu fırtınası başladı. Arabaların silecekleri artık dolulara yetişemiyordu. Bazı arabalar da yokuştan çıkamıyor, kayarak kaza yapıyorlardı. Çok acımasızdı bu yıl kış! Zavallı insanlar, arabalarını tüm kuvvetleriyle ittirmeye çalışıyorlardı o dondurucu soğukta. Yüzlerinden anlaşılıyordu çok zor durumda oldukları. (Melodi tekrar yavaşlar.) En nihayetinde fırtına yavaşladı. İnsanlar çabalarının karşılığını bularak evlerine dağıldılar. Sokak çok sessizdi ve gün yavaş yavaş ağarmaya başlamıştı… (Parça biter.)

Ece EKER 6L

  

SICAK NOTALAR

 Kız müziğe başladığı zaman sanki başka bir kız, evinde üstünü örtmüş, kazağını giymiş sıcak çikolatanın sıcaklığı içinde oluşan buzları eritmişti. Çikolatanın tadı onu mutlu etmişti sonra müzik hızlanmaya başladığında soğuk artmıştı. Isınmak için ateşi yakmıştı, odunlar bir hızla ellerini ısıtmaya başladı. Camdan dışarıya baktı ve müzik yavaşlamaya başladığında gördüğü şey içini ısıttı. Karda oynayan bir grup çocuğun mutluluğunu görünce kendi çocukluğunu hatırladı ve zevkle onları izledi. Onlar

gidince yatağına geçti battaniyesini çekti ve yavaş yavaş gözleri kapanmaya başladı.

Ata TÜRKER 6M

 

0 Yorum

Bir Cevap Bırakın

©2024 Öğrenci Teknoloji Takımı 2022 Emeği GeçenlerODTÜ GVO - BLOG

CONTACT US

We're not around right now. But you can send us an email and we'll get back to you, asap.

Gönderiliyor

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

veya    

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?

Create Account