Bir sabah uyandığınızı düşünün. Ne görmeyi beklersiniz? Çoğumuz güneş yavaş yavaş doğarken kuşların sesini dinlemek veya buna benzer bir cevap verirdi fakat bu cevap gerçekte yaşadığımızdan çok uzak. Sabahları güneşin doğuşu yerine insana \’\’ Doğru saatte mi kalktım?\’\’ dedirten bir karanlığa uyanıyoruz. Bu karanlığın nedeni yıllar boyunca devam etmiş olan yaz ve kış saati uygulamalarının kaldırılması. Günışığından daha fazla yararlanmak için her yıl mart ayının son pazar günü 03.00\’da saatler 1 saat ileriye ve aynı yılın ekim ayının son pazar günü saat 04.00\’da saatler 1 saat geriye alınması olan yaz ve kış saati uygulaması 2016 yılında durdurulup yaz saati uygulaması saatler ileri veya geri alınmadan devam etmiştir. Uygulamada yapılan bu ani değişiklik ülkeler ile aramızdaki saat farkını alt üst ederek borsa, bankacılık, uçak seyahatleri ve başka bir çok teknolojik işlemde senkronizasyon sorunlarına neden oldu. Bu yeni uygulamanın yaratmış olduğu sorunlar burada da bitmiyor. Sabah saatlerinde havanın hala karanlık olması insanların yorgun olmasına neden oluyor ve tüm gün boyunca verimliliği azaltıyor. Sanki yatağa geri dönmemiz gerekiyormuş hissi veren sabahların yarattığı bir başka sorun ise D vitamini eksikliği. Güneş daha doğmamış olduğu için işe veya okula giderken D vitaminini alamayan ve hava kararana kadar bir binanın içinde duracak insanlar güneşi görmemeleri dolayısıyla D vitamini eksikliği yaşayabilirler. Ne yazık ki bu sorunlara eski program yeniden devreye girmediği sürece bir çözüm bulunamayacak çünkü bu durumları gidermenin sabahları havanın aydınlık olması dışında bir çaresi yok.
