DOSTUN YANINA ULAŞMAK
Bugün her zamankinden daha heyecanlıydım, en yakın dostumu ziyarete gidecektim. Onun bir adı yoktu benim gibi çünkü biz kuşlar, insanların her şeyi anlamlandırma saçmalığına ihtiyaç duymuyorduk. Bu hem garip hem de saçma geliyor bize. Sabah hemen birkaç solucan bulup yedim, az sonra yol için hazırdım. Uçmam için gerekli olan yolu bulunca da havalandım. Bir süre sonra kocaman bir çam ağacı buldum, içinde kuru tohumlar vardı. Yani şanslı günümdeydim. Tohumlarla tıka basa doyup birkaç tanesini de arkadaşıma sakladım. Kuru tohumlar nadir bulunurdu, tüylerimin en kabarık olduğu yere yani karnıma birkaç tanesini koydum ve yola koyuldum havalanmak hep zordu. Uzun uçmak da ama bu sefer kendimi hafiflemiş, dünyanın yükünden arındırılmış hissettim. Sanki ağaçlar bana göz kırpıyor, yoda sıkılmayayım diye benimle konuşuyordu, her şey harikaydı. Güneş içime işliyor, atmosferin solundan kuruyordum ta ki bir avcının silahından çıkan saçmanın bir parçası kanadıma çarpana kadar… Hissettiğim acı uçmamı engelliyor, beni aşağıya doğru itiyordu. İçimdeki mutluluk yerini korku ve dehşete bırakmıştı. Özellikle de avcıyı gördüğümde… Vahşi bir çitayı andıran gözlerle beni izliyordu. Toprağa benzeyen çalı bıyığı onu daha da çirkin yapıyor ancak bir o kadar da tamamlıyordu. Gözleri sanki ruhumu ezmek istermişçesine beni sıkıştırıyordu. Sonra… Sonrasını hatırlamıyorum. Tek hatırladığım bir çalıya düşmem… Sonra bir şeyin bağırması… Sonrasında gözlerim kapanmış. Uyandığımda kendimi uzun gagalı, mavi gözlü, siyah bir kuşa bakarken buldum. Kuş da gagasından tam göremediğim için başını yana yatırmış, halen tüylerimin arasında duran tohumlara bakıyordu. Uyandığımı fark ettiyse bile bir şey yapmadı, ben ise hala yarı baygın bir şekilde dostumun beni kurtardığını hatırlıyor, ona minnetle bakıyordum. Biraz geç de olsa dostumun yanına ulaşmış, onun boncuk mavisi gözlerine bakabilmiştim.
DEMİRKAN YAY
ODTÜ GV ANKARA OKULLARI
6/K SINIFI ÖĞRENCİSİ